22 Mayıs 2009 Cuma

Blog Yazma Sanatı


Pek sevgili, saygıdeğer okuyucularım.


Bugün sizinle birlikte günümüzün trend hadiselerinden biri olan "Blog yazma" konusunu irdelemeye uğraşacağım. (Bu "sizinle birlikte" klişesini de yazdım sonunda.)

Şimdi efenim bu blog yazma işinde en önemli, en birinci nokta bloga başlayabilmektir esasında. Ben biliyorum böyle saatlerce kıvranıp da iki kelam yazamayan bazı kişiler var. Hep de aynı yalanı söyler bunlar. Şöyle ki:

- Bugün biraz daha düşüneyim de yarın kesin başlıyorum bloga.


Hadi ordan yalancı. Külahıma anlat sen onu. Erteledikçe ertelenir bu iş, benden söylemesi.

O yüzden napıcaz; saçma sapan da olsa aklımıza gelen ilk şeyi yazıcaz hemen bloga ki, boş duran blogdan kurtulalım, psikolojimizi sağlam ve motivasyonumuzu yüksek tutalım. Di mi?

ikinci önemli nokta ise; şayet komik blog yazmak istiyosak komiklikleri dozunda yerleştirebilmek sayfaya.

Bazı bloglar görüyorum, çok üzülüyorum. Böyle her kelimede espri çabası, her yazıda bin bir şakalar. Ne gereği var diyorum kendi kendime, ne-ge-re-ği-var! Sen normal normal yaz bakalım yazını. Zaten komik bi insansan okuyanlar yazılarına gülerler ve:

- Lan bu falanca da ne biçim bi adam, şakalarına öylesine gülüyorum ki...

derler, çevrelerine de mutlaka okuturlar o yazıları sen merak etme. Çünkü hastalık bizde bu. Yuğtupta bi video beğeniriz anında 5 milyon kişiye yayarız, izlemek istemeyeni çekiştire çekiştire götürürüz monitörün başına, kafasına vura vura izletiriz. Ya da eğlenceli bulduğumuz bi yazı okuruz, hemmen yaldır yaldır forward ederiz millete, tıka basa doldururuz tüm eşrafımızın mail kutucuklarını bunlarla, herkesin okuduğundan emin olana kadar da sorar soruştur, yemeden içmeden kesiliriz.

Lan çok dağıldı konu be öf!

Neyse işte yani beğeniliyorsa kendini parçalamana gerek yok. Komik bulmuyorlarsa da sağlık olsun be müdür! Yönelirsin başka mecralara, bu ekonomi olur sinema olur, ne bileyim işte attırırsın bişeyler ortaya, önündeki maçlara bakarsın. Elbet birini beğenirler sonunda. Ekstradan her an espri bombardımanına, şaka trafiğine girmeye hiç gerek yok bence.

Üçüncü ve son önemli nokta ise pazarlama kısmı. İşte bu noktada devreye çakallık giriyo maalesef, eğer:

- Ben hayatımda hiç çakallık yapmadım bikerem, hiç de sevmem öyle şeyleri.

diyosan tam burada hemen bırak okumayı.
Önceki 2 maddeyi uygula sen. Okuma lan!

Evet geri kalanlarla devam edelim biz. Ne dedik, pazarlama kısmı önemli.

Bugün internet camiasına bi bak, her bi yer link verebileceğin sitelerle dolup taşıyo. Onlara yazabilirsin blogunun linkini.

"Ama ben onu yaptım yaaa!" diyosan etrafında sitesi mitesi olan elemanlara aç mevzuyu. Ama ama ama! Sakın şu:

- Hey blogumu okudun mu? Eğer hala okumadıysan doğrusu büyük kayıp dostum, zira öylesine şakalar var ki, o kadar olur yani! Bi göz atmanı tavsiye ederim meh meh meh...

insanlarından olayım deme. Çünkü bu tavır senin blogunu bi anda Girilmemesi Gereken Bloglar Top 10 listesine sokar ki bunu istemezsin di mi? İstemezsin tabi.

O zaman napcaksın? Arada bi bahsedip, arada es vereceksin. Merak uyandıracaksın. Yeri gelecek:

- Yeaa aslında çok bişey yok ama beğeniyo işte millet yeaa.


diye sallıcaksın elemana doğru oltayı. Bir yemez iki yemez, ama sonunda dudaklarından şu sihirli cümleler dökülecektir:

- Tamam o zaman abi, koyuyorum siteye senin blogun adresini izninle.

Bingo
! Gözlerin parladı di mi serseri seni!

Evet başardın! Ama bu cümleye vereceğin cevapla da karizmadan asla ödün vermemelisin. Yani şöyle bişey söyle işte:

- Abi ne gereği vardı, iyi neyse koy bakalım, hem senin site için de reklam olur.

Niye böyle bi cevap verdin? Çünkü sen o ortamda, uğrunda ölünüp, divane olunan, milyonların sevgilisi bir blog yazarısın unutma!

Bundan sonra ver ayarı gitsin! Artık en kötü ihtimalle 10 kişi tarafından düzenli takip edilen bi blog yazarısın. Sen yaz onlar okusun, onlar okudukça sen yaz! Gül gibi yaşayın gidin.

Haydi şimdi durma koş!

(Hişşş hacı, bu arada yazıyı beğendiysen benim blogu da yazarsın di mi sitene? Doğrusu inanılmaz şeyler yazıyorum, bu yüzden bence herkese söylemelisin. Meh meh meh...)

Yazan: Prof. Dr. Osman Blogspot

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder