9 Ekim 2012 Salı
Yönetim istifa!
4 Ağustos 2010 Çarşamba
Fener yank boyza neden elendi?
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Halil abi sen bizim herşeyimizsin
30 Temmuz 2010 Cuma
İşte Gidiyorum
Bugün akşam 7 otobüsüynen İstanbul’a Emrah’la bu blog meselesini konuşmaya gidiyorum! Karşısına geçip “Buna bir çözüm bulmamız gerek artık!” diycem. Muhtemelen soracak “Neye çözüm bulucaz oğlum?” diye. Buna güzel bi cevap bulmam gerek işte. Yolda düşünücem.. Hiç bişey bulamassam İstanbul’u gezeriz fena mı?
Arkadaş ne zormuş iki günlüğüne başka şehre gitmek ya. Hayır uzun süreli gidiyo olsan gözünü karartır gidersin ama 2 gün falan olunca insan bi panik yaşıyo. Hafta başından beri bileti napıcam, ödevler projeler var onlar nolcak, işten yarım saat erken çıkmam lazım nasıl izin alıcam, kaç tshirt götürsem malum havalar sıcak lazım olur mu, yolda ne giysem, dönerken hangi firmayla dönsem, kaçta dönsem, dönsem mi, kalsam mı, istifa mı etsem, ya döndüğümde dünya eskisi gibi olmassa, uzaylılar dünyamızı istila ederde ya ben eblek eblek boğaza bakarken arkam dönük olduğu için tüm aksiyonu kaçırırsam gibi manalı manasız sorular sordum kendime. Eziyet oldu yeminle İstanbula’a gitmek bana. Ama sorun yok. Uzaylı meselesi hariç tüm sorunlarımı hallettim kafamda. Uzaylı meselesini de dikiz aynası teknolojisiyle çözmeyi düşünüyorum.
Sıra geldi İstanbulu gezemeye. En son 2 yıl önce gitmiştim İstanbul’a 5 gün kalmıştım. Ankara’ya döndüğümde 3 gün çıkmadım evden. Dışarı çıkınca denizi göremeyeceğimi bildiğim için gerek duymadım dışarıya çıkmaya. Bi yavan geldi Ankara. Üvey evlat gibi oldu. Bu sefer de öyle olacak ama olsun gitmek, gezmek lazım İstanbul’da. Emrahımı da özledim zira. Zaten yemişim İstanbulu maksat Emrahımla olmak. O yüzden gidiyorum bu akşam. Keyfim yerinde, içim rahat. Gidiyorum...
İşte gidiyorum
Birşey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbirşey almadan
Birşey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum
Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır herbir adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum
27 Temmuz 2010 Salı
Allah Kimseyi Şaşırtmasın Yarabbim.. Amin..
23 Temmuz 2010 Cuma
Kavgam (Web hakkında bir özeleştiri)
Sinir yaptım şu an!
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Askere gittik dönücez.
Bendeniz Deli miyim? ve Aydın kardeş bi süre (5 ay kadar) bu civarlarda olamıycaz. 2010 Ocak ortasında falan yeniden yazabilmeyi umuyoruz.
Ama siz yine arada bi uğrayın, biz yokuz diye şaapmayın yani oldu mu? Şu arka tarafa çarşaf yastık kılıfı felan koyduk. Kendi blogunuz gibi gelin, kalın, hiç sorun diil. Zaten Berkhan da bu civarlarda olcak, o ağırlar sizi.
Neyse efem, biz gachalım artık, see yaa soon!
29 Temmuz 2009 Çarşamba
Erkek çocuğunun g.tüyle imtihanı
Evet, aynen böyle düşünüyorum. Çünkü bi çocuk, İstanbul'a varana dek, yaklaşık 2 saat boyunca hiç g.tünün üstüne oturmadıysa o uzva sahip değildir benim gözümde. Kopil sağa yattı, sola yattı, amuda kalktı, ama oturmadı be ya! Hayretlerden hayret beğen!
Hatırlıyorum, ben de böyleydim. 11-12 yaşına gelene dek doğru düzgün oturmadım hiç. Yani bu kadar basit bi eylemi gerçekleştiremeyecek derecede özürlü diildim elbette ama belki de gereksiz geliyodu oturma eylemi bana o yaşlarda. Hatta 5 yaşımdan itibaren 1,5 sene falan televizyonu hep ters izledim ben, yarasa gibi. Babam gelir biraz kızardı da öyle düzeltirdim kendimi. Babam gidince aynen ters dönerdim yine. Susam sokağı'nın karakterleri falan hep terstir hafızamda hala.
İnsan o yaşta çok garip oluyo gerçekten. Ayaktan kasığa kadar her yer yara bere içinde, bacaklar çırpı gibi, bi gram et yok, iskeletor hesabı dolaşıyosun falan. Bi de çok şekilsiz oluyo vücudun, zombi gibi bi tip, vıır vızır koşturuyosun bi o yana bi bu yana. Yazık anne babalarda da hep bi telaş; Acaba hiperaktif mi olcak bu çocuk? Bi doktora mı götürsek? sorunsalları falan filan, bilmem ne. Halbuki alakası yok kardeşim. Çocuk lan o çocuk. Heralde abuk subuk şeyler yapıcak, yarıcak kafasını gözünü. Sen ne bekliyosun? Suç ve Ceza okuyup, resim sergisi mi gezsin yani?
Burdan ebeveynlere seslenmek istiyorum: Ağalar, bacılar! Çocuğunuz gayet sağlıklı merak etmeyin. Sizin gibi bütün erkek çocuk sahibi ebeveynlerle aynı telaşı paylaşıyosunuz ama o çocuk pipisini idrak ettiğinde merakı başka yerlere kayıp, hareket kabiliyeti kısıtlanacak hiç korkmayın. Pipi bütün bu dertlerinizin dermanı olacak! Hatta bi süre sonra siz diyeceksiniz "Oğlum çık dolaş bak biraz" diye ama bu kez velet terslicek sizi "Ya bi gidin başımdan, hayat çok anlamsız" falan diye. Halbuki hayatın anlamsızlığı pipinin işlevsizliğinden kaynaklanıcak ama bunu da çok geç anlıcak sizin oğlan.
O yüzden iş işten geçmeden siz anlatın ona gerçekleri, pipisiyle ve hayatla barışık olmasını sağlayın yumurcağın. İlerde de bana dua edin Deli miyim? yazdıydı bunu, sağolsun varolsun diye... Yapın bak bunu, ciddiyim ben.
17 Temmuz 2009 Cuma
Bambaşkaymışsın IKEA!
Ama çok acayip diil mi ya? Adamlar hem üretimi ucuza malediyo, hem de mahkumlara iş imkanı sağlayarak içerdeyken sıkıntıdan birbirlerini doğramalarını engelliyo. Hoş İsveç'teki bi mahkumun işlediği cürümün ne derece ağır olabileceği konusunda da ciddi şüphelerim var benim. Hani adamlar medeni ya, işledikleri suçlar da çok koftiden oluyodur gibime geliyo. Yani ne bileyim, "Arkadaşının sırrını saklamamak", "Annesini babasını üzmek", "Yüksek sesle müzik dinlemek" gibi suçlardan giriyodur heralde ordaki insanlar içeri.
Akabinde bizim memleketi düşündüm. IKEA bu uygulamayı bizde yapmaya kalkışsa, çalıştıracağı adamların içinde tecavüzcü de olacak anasını, babasını, dayısını, hızını alamayıp mahallenin bi kısmını doğramış adamlar da. E nolcak sonra? Bu amcalar mobilyaları felan yaparken en ufak bi tatsızlıkta alacaklar o kalasları geçirecekler birbirlerinin kafasına. O yüzden olmaz bizde bu iş. Ama şu olur; alırsın tecavüzcüsünü, canisini falan, direkman showroom hesabı hapishanede sergilersin mobilya olaraktan. Heriflerin kalastan farkı olmadığı için, kimse de çakmaz vaziyeti, güzel güzel alırlar evlerine bu amcaları.
Buradan IKEA yetkililerine sesleniyorum: "Sevgili IKEA, yaptığınız uygulama çok güzel ama siz kalın orda, topraklarınızda devam ettirin bu uygulamanızı. Sakın buralara falan getireyim demeyin öyle şeyleri. Burda yemez aslanım. Bizim burda Babür abiler var bilmiyosunuz siz. Tam 8 leşi var lan. Ağzınıza dooru bi vurdu muydu 6 ay cıvık s.çarsınız yemin ederim. Akıllı olun bak, uyarıyorum sizi. Bi de şu mobilyalarınızın monte edilme sistemini biraz daha kolaylaştırın tamam mı?" (Bu kısmın Babür'le bi ilgisi yok, tamamen benim şahsi isteğim. Ama eğer yerine getirmezseniz gazlarım Babür'ü yine dövdürürüm sizi olum!)