4 Temmuz 2009 Cumartesi

Karayollarında değil, senin kollarında öleyim!

Şu anda bu satırları Ankara'dan yazıyorum sizlere. 2 günlüğüne kaçtım İstanbul'dan, ailemin yanındayım, misss... Ama konumuz bu diil.

Efenim bugün Berkhan insanının ehliyet sınavı varmış. Girdi sınava sonra buluştuk bize geldik. Ama kıpır kıpır bu yolda gelirken. Bişey diyecek de bana diyemiyo bi türlü anladım ben. Neyse öyle öyle vardık eve.

Yemek memek yedikten sonra takılıyodum internette, bi baktım geldi bu. "Hadi hacı" dedi "sıkıldım ben bişeyler yapalım". "İyi" dedim, "sigaram bitti benim, çıkalım dışarı, hem yürürüz azcık hem de sigara alırım ben". "Yok" dedi "arabayla gidelim, hem ben de biraz sürerim". Böylelikle elemanın kıpır kıpırlığının da sebebi anlaşılmış oldu.

Kısa bi süre boş bi alan aradıktan sonra cillop gibi, tam araba sürmelik, riski minimum bi yer buldum. Girdim oraya, durdurdum arabayı, "Geç" dedim "hadi bakalım". Bi an panik oldu bu aniden sorumluluğu atınca üstüne ama bi yandan da deli gibi istiyo biliyom yani. Neyse geçti bu direksiyona ve zamanında benim de yaşadığım, acemiler için bok gibi bi durum olan debriyaj-fren hadisesine girdik. Ama beklemediğim bi şekilde ilk seferde kaldırdı bu arabayı istop ettirmeden. "Aferin lan" dedim ama bunun umrunda değil, o sırada sola ve sağa dönüşlerde arabayı devirmemeye çalışmakla meşgul çünkü yazık.

Ben sürüş boyunca çok müşfik bi tavır takındım allah için. Yıllar önce babamın bana direksiyon çalıştırması sırasında yediğim zılgıtın onda birini bile atmadım Berkhan'a. Çünkü biliyodum bunun ne kadar iğrenç olduğunu, çünkü bizim peder ben arabayı bi türlü kaldıramayınca "Kalk lan kalk, olmayacak bu iş, canına okudun arabanın" dediğinde yaşadığım acıyı bir ben bilirdim. Ama bi kaç yerde de sinir yaptım yani yalan yok. Herif viraj dönerken frene basacağına gaza basıyo arkadaş. Bi de onca asfalt varken durup durup stabilize yola giriyo mesela. Bunları kaldıramadım tabi ben, azcık bağırdım o kısımlarda.

Hava kararırken hala çalışmaya devam ediyoduk. O esnada telefonum çaldı. Arayan bizim peder. Çıkarken demiştik ona da direksiyon çalışacağımızı. "Efendim baba" dedim, "Nerdesiniz?" dedi. "Çalışıyoz baba, geri geri gitmeyi gösteriyom şu anda" dedim. "Bırak geriyi, hava karardı hadi gelin" dedi. Ses tonundaki panik, babamın huzursuzluğunu yeterince hissettiriyodu. "Taam baba, geri geri de bi gitsin gelcez" dedim. "Dönüşte sen sür" dedi. Yazık, yüreği ağzında bekliyomuş adam. Ehehehe...

Çalışmamızı tamamlayıp eve dönerken Berkhan'a "Bak" dedim, "ben kullanırken de izle, hareketlerime dikkat et" dedim, hiç sklemedi beni. Aklı hala arabayı istop ettirdiği anlardaydı besbelli. O sanıyo ki ilk oturuşta Felipe Massa olacak, ağlatıcak asfaltı. Ama o işler öyle olmuyo işte, yavaş yavaş öğreneceksin, bi kaç kez indiriceksn şanzımanı manzımanı ehe ehe ehe.

Günün sonunda Berkhan'ın bugün için benden aldığı notu açıklayarak yazımı bitiriyorum.

Not: 7 (10'luk sistemde)
Değerlendirme: Yollar doç'un, bastır koçum!

2 yorum:

  1. sana vay p...venk diyorum ve anladığını tahmin ediyorum. lastiği de şişirtmiştim taze mis gibi =p

    YanıtlaSil
  2. hafız haftaya yine ordayım. Cumartesi günü şehvetli kollarına bırakıcam kendimi merak etme :)

    YanıtlaSil