2 Temmuz 2009 Perşembe

Neler neler, zeytinyağlı köfteler! (Haziran)

- Bu ay İstanbul'a dönüp yine iş temposuna başladım. Eğitim ne güzeldi halbusi ya! ye, iç, yat...Tek derdimiz akşam yemeğinde ne çıkacağıydı valla...Şimdi koştur koştur git işe, akşam çıkınca ne yiyecem derdi...Off offf offf...Fena...Çok fena...

- Her sabah işe gidiş saatim hemen hemen aynı olduğu için, bindiğim minibüs de aynı oluyo haliyle. Hep aynı şöförle gide gide acaip bi sempati beslemeye başladım adama. Müşteriye karşı gösterdiği ilgi alaka ve sahip olduğu ağır Karadeniz şivesi bunda çok etkili oldu. Ama şimdi gitsem desem adama "Abi ben sizi çok sempatik buluyorum" diye, ne biçim girişir adam bana, ne de güzel kırar ağzımı burnumu di mi? Ben de demiyorum işte o yüzden bişey, içimde tutuyorum. Burdan haykırıyorum sana ey Kadıköy-Kartal hattındaki minibüs şöförü: "Sempatiksin olum sen! Hiç koftiden ağır abi pozlarına girme!". (Ulan bi de bulurmuş herif beni... Nerden bulcak be... Bulamaz bulamaz... Amma korkağım lan di mi? Ehehe...)

- Yeni eve taşındık ay başında... Mezar gibi olan, güneş görmez, şerefsiz eski evden kurtulduk sonunda. Denizi yine göremiyoz ama en azından sabah uyanınca güneş ışığı oluyo evde. Raşitizm riskini azalttık ev ahalisi olarak.

- Geçen gün sokakta yürürken bi velet gördüm 6-7 yaşlarında. Annesiyle yürürken "ben hayatım boyunca hiç scooter kullanmadım biliyo musun anne?" deyüverdi. Ulen zaten senin yaşın kaç başın kaç da hayatım boyunca diye kolpacılık yapıyosun kadına be pij. Bi de duygu sömürüsü tarzında yapıyo yani bunu, hani "bi scooter almadınız lan bana" demeye getiriyo. Bu yaşta bu çakallık...Pes valla...

- Laptop'um için (Geçen ay babalara geldiğini yazmıştım) müşteri destek hattını aradım. Hakkaten de hep destek tam destekti yani. Helal olsun adamlara! Bi program yüklettiler bana internetten, tak diye düzeldi laptop. Teşekkür etmek için arıcaktım tekrardan, sonra sittiret dedim, üşendim. Ama tüm HP ailesine buradan kokulu öpücük göndermek istiyorum. Eyvallah babalar...

- Bu aralar pvc kaplamacılar arttı mı ne sokaklarda? Yani en azından bizim orda. O meşhur sesi pek sık duyar oldum. "Nüfus cüzdanları, ehliyetler, kimlik kartları, kurum kartları ve her türlü kartlarınız pvc ile kaplanır vs vs...". Uff çok iğrenç ya. Acaip rahatsız ediyo ablanın sesi insanı. Ayrıca madem kaydın sonunda "her türlü kartlar" diyeceksin, baştan onca sayıp döküp ne uzatıyosun lafı? Bi de bazen yürürken mecburen aynı hızda gidiyosun pvc kaplamacıyla, 157664 kez duyuyosun üstüste aynı kaydı. En son "Ehh s.kerim lan pvc'ni" diyip deparı basasım geliyo, vazgeçiyorum sonra. Ama ölesiye tiksindim pvc kaplamadan yeminle. Varolan kaplanmış kimliklerimin de pvc'sini sökücem sonunda o olacak...

- Bu ay da iyi içildi arkadaş. Onur sağolsun habire giriyo kanıma. Akşama doğru bi telefon. zırt Taksim'deyim, pırt Kadıköy'de. Sonra gelsin komalar, gitsin havaleler...Piyyyuu...Az içmek lazım az...

- Askerliğe bi ay kaldı dostlar. Ağustos 12'de yaylalar yaylalar... Tek tesellim Aydın insanının da aynı kaderi paylaşacak olması benimle. Eğer sivilde kalsaydın var ya, gece birlikten kaçar tüfengimin süngüsünü dötüne dötüne batırırdım Aydın! İyi ki gidiyon sen de eheheh... Hadi eyvallah...

1 yorum:

  1. olm sen ordayken benim ne işim var sivilde.. sen nerde ben orda.. 15 yıldır böyle bu biliyosun :))

    YanıtlaSil